Kuru güller döktüm kanayan dizlerini saklayan çocuk rüyalarımın ayaklarına. Ve yine sonra kendime toz pembe masallar anlatarak bir öyküye uyanmayı diledim.
Kırık yangınlar söndürdüm, kırk kandilli kalbimin kırgın gökyüzünde. Sonra gölgeleri öldürdüm zemheriye çalan yerinden de buz kestiğini bilemedim ecel defterimin. Kaf dağının zümrüdü ankası sandım kendimi. Bileklerimden akan şahmeran küllerini göremedim.
Yıktım utancın yedi renkli yıldızını, dokuz doğuran kötüye inat. Gökkuşağı tokalar aldım sarı papatyaların savruk saçlarına. Bir avuç rüzgar üfledim peri kızının sağır kanadına. Sırlı bir veda ekledim etek uçlarına kumdan kalelerimin. Kurduğum düşün kundağına sığınıp ,yasladım alevli başımı sevdanın esmer omuzuna

Diğer bloglara bakabilirsiniz. https://edebiyatblog.com/